Okul sıralarına oturmasıyla birlikte her anne baba çocuğunun başarılı bir eğitim hayatı olmasını ister. Başarılı bir eğitim hayatı birçok faktöre bağlı olarak şekillenir. Bunların en etkili olanı ise aile faktörüdür. Yalnızca akademik başarısı değil çocuğumuzun sahip olduğu karakter özellikleri, kendisi ve diğer insanlarla ilişkisi, çevresini ve dünyayı algılama biçimi, olaylar ve durumlar karşısında nasıl tepki verdiği ailesinden çocuğa miras kalan özelliklerdir.
OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ROLÜ
Okul sıralarına oturmasıyla birlikte her anne baba çocuğunun başarılı bir eğitim hayatı olmasını ister. Başarılı bir eğitim hayatı birçok faktöre bağlı olarak şekillenir. Bunların en etkili olanı ise aile faktörüdür. Yalnızca akademik başarısı değil çocuğumuzun sahip olduğu karakter özellikleri, kendisi ve diğer insanlarla ilişkisi, çevresini ve dünyayı algılama biçimi, olaylar ve durumlar karşısında nasıl tepki verdiği ailesinden çocuğa miras kalan özelliklerdir.
En başta bilinmelidir ki her çocuk özeldir, tektir ve biriciktir. Öncelikle çocuğunuzu kendine özgü bağımsız bir birey olarak görün. Çocuğunuzu sizin istediğiniz gibi değil, kendi olduğu gibi kabul edin! Böylece çocuğun en iyi kişi yani kendisi olmasını sağlamış olursunuz. Çocuğunuzun potansiyelinden fazlasını yapmasını beklemeyin. Her çocuğun yeteneği farklıdır. Çocuğunuzu kardeşleriyle ya da diğer başka çocuklarla asla kıyaslamayın! Onun diğer çocuklarla kıyaslanması kendini değerli bir insan olarak görmesini engeller. Bu kıyaslamalar çocuğun kıyaslanan çocuğa veya kardeşine düşman olmasını sağlamaktan başka hiçbir işe yaramaz.
Çocuğunuza sözlerinizle değil davranışlarınızla örnek olun! Bilin ki çocuklar sözlerden çok davranışlardan etkilenir. Onların sahip olduğu ve değişmesini istediğiniz özelliklerinin bir anda değişmesini, davranışını bir anda bırakmasını beklemeyin. Zamanla, sabırla ve kararlılıkla bazı özelliklere sahip olacak. Biz yetişkinler dahi alışkanlık haline gelmiş davranışlarımızı bırakmakta değiştirmekte zorlanırken çocuklarımızdan beklediğimiz davranışlar bir günde bir haftada oluşmayacak. Çocuğunuzun olumsuz yönlerini görüp eleştirmek yerine; olumlu yönlerini ve başarılarını ön plana çıkarın.
Çocuğunuza karşı sevgi dolu, değer veren, güven veren, anlayışlı ve hoşgörülü olun. Çocuğunuza birebir “özel zaman” ayırın. Onunla ilgilenin, birlikte kaliteli zaman geçirin, paylaşın, oynayın, ortak faaliyetler yapın. Bu ona sevildiğini ve değerli olduğunu hissettirecektir. Çocuğunuzu dinlerken onu “etkin dinleme”dediğimiz dinleme ile gerçekten dinleyin! Çocuğunuz dinlerken başka şeylerle meşgul olmayın yüzüne bakın, göz teması kurun ve aynı hizada olmaya dikkat edin. Onu önemsediğinizi ona hissettirin. Dinlendiğini düşünen çocuk kabul edildiğini ve sevildiğini düşünür.
Çocuğunuzu ilgilendiren kuralları onunla beraber koyun. Göreceksiniz ki birçok şey sorun olmadan çözülecektir.
Çocuğu isteksiz yapan sebepleri bulmaya, anlamaya çalışın onu dinleyin. Kendinizi onun yerine koyarak onu anlamaya çalışın. Çocuğunuzu “sen dili” değil “ben dili” ile dinleyin. Örnek: “Çalışmıyorsun, sorumsuzsun, tembelsin (sen dili) demek yerine çalışmadığın zaman ben çok üzülüyorum, aslında hak etmediğin halde kötü not almış oluyorsun (ben dili)”. Çocuk eğitimindeki başarının en önemli ilkelerinden biri “kurallarda kararlı ve tutarlı” olmaktır.
Sonuç odaklı değil süreç odaklı davranın. Yani sadece sonucu değil gayretini ve çalışmasını da destekleyin ödüllendirin. Ders çalışmak, kitap okumak doğuştan gelen bir özellik değil bir alışkanlıktır. İlkokul yıllarında bu alışkanlıkların kazanılması tüm eğitim hayatında başarıyı getirecektir.
Çocuğun yanında okulu, öğretmeni eleştirip tartışmayın. Böyle davranışlar çocuğun okuldanve öğretmeninden soğumasına neden olabilir. Okula devamını sağlayalım, devamsızlık yaptığı günler okuldan soğumasına ve evin konforuna alışmasına sebep olur. Okula her gün düzenli gitmenin, ödev yapmanın çok önemli olduğunu ona hissettirelim; ev içi durumlar, misafir, hafif hastalıklar gibi durumlarda ödevlerini göz ardı etmeyelim.
AİLELER DERS ÇALIŞMA SÜRECİNDE NELER YAPMALI? EVDE ÇALIŞMA ORTAMI NASIL OLMALI ?
Öncelikle çocuğun sürekli ders çalışacağı bir ortam (oda, masa, ders araç-gereçleri ile donatılmış) hazırlanmalı ve çocuğun sürekli bu ortamda çalışması sağlanmalıdır. Yatak, koltuk vb. yerlerde değil, masa başında çalışma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Çalışma ortamının ışık, ısı, ses, hava gibi fiziksel özellikleri uygun olmalıdır. Hazırlanan çalışma ortamı uyaran açısından gözden geçirilmeli, çocuğun dikkatini dağıtacak türdeki aşırı uyaran (poster, afiş, televizyon vb.) bulunmamalıdır. Çalışmaya başlamadan önce gereksinim duyulan her türlü araç-gereç ve kaynak masada hazır bulundurulmalıdır.
Çocuğun günlük yaşamı (yemek, uyku, oyun, ders çalışma vb. etkinlikler) çocukla birlikte programlanmalı ve her gün aynı saatlerde ders çalışmasına özen gösterilmelidir. Derse başlamadan önce çocukla ana-baba arasında olumlu, hoşnut edici yaşantıların geçmesine (küçük bir oyun, şakalaşma, sohbet vb.) dikkat edilmelidir. Çocuk gergin, sıkıntılı, enerjisini boşaltmamış ve duygusal bir doygunluk yaşamamış olarak zorla derse oturtulmamalıdır. Okulun ders saatleri göz önünde bulundurularak bedensel olarak dinlenmiş olmasına, fiziksel ihtiyaçlarının giderilmiş olmasına dikkat edilmelidir.
Çocuk bağımsız çalışmaya yüreklendirilmelidir. Başlangıçta (ders çalışmaya başlamasına yardım amacıyla) yanında kalınsa bile daha sonra yanından ayrılarak çalışmayı kendi başına tamamlaması sağlanmalıdır. Çalışma bittikten sonra kontrol edilmeli (çalışma sırasında müdahale edilmemeli), geri bildirimde bulunduktan sonra (olumlu yönler için takdir, olumsuz yönler için yapıcı düzeltme) yeni bir göreve başlaması sağlanmalıdır. Çocuğun zaman içinde yardımsız ve kendi başına çalışmayı öğrenmesi hedeflenmelidir. Çocuğun ders çalışırken planlama yapmasına özen gösterilmelidir. Öncelikle günlük plan yapılarak çocuğa planlı çalışma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Planların çocuk tarafından yapılması ve çocuğun yaptığı planı göz önünde bir yerde tutması yararlıdır. Okula yeni başlayan çocukların da sözel olarak plan yapmasına (neler yapacağını gözden geçirmesine, sıralamasına ve sonra da uygulamasına) yardım edilmelidir. Günlük planda yapılan zamanlamaya uyulması sağlanmalıdır. Yapılacak her bir çalışmaya ayrılacak zaman diliminin belirlenmesi ve bunun çocuğa bildirilmesi, çocuğun oyalanmadan, dikkatini toplayarak çalışmasına yardımcı olabilecektir. (Örneğin matematik dersinden yapacağı çalışma için, ”Bu alıştırmalar senin en fazla 20 dakikanı alır. Bu sürede bitirmeye çalışmalısın” gibi bir yönerge verilebilir.) Çocuğun düzeyine göre belirlenecek bir çalışma süresinden sonra kısa bir mola verilmeli, ancak bu molalarda derse dönmeyi engelleyecek etkinliklerden (arkadaşla oyun oynama, televizyon izleme vb.) kaçınılmalıdır.
Çalışmanın başındaki hazırlıkların, planlamanın ve çalışmanın sonundaki toplanma işlemlerinin (ertesi gün için çantanın hazırlanması dahil) çocuğun kendisi tarafından yapılması sağlanmalıdır. Ödevler ve bu hazırlıkların çocuğun sorumluluğu olduğu mesajı verilmelidir.
Okula yeni başlayan çocuklar için, yukarıda anılan tüm maddelerin uygulanması sırasında çocuğun aktif katılımının sağlanması ve her davranışın sözel olarak ifade edilmesi (“şimdi masamızı hazırlayalım,....”, “şimdi başla,..”, “çalışman bittiğine göre eşyalarını toplayabilirsin” gibi) istendik davranışların alışkanlık haline gelmesinde yararlı olabilecektir.
Özellikle birinci sınıfa başlayan öğrenciler için ödev yapma ve ders çalışma, kazanılması gereken yeni bir beceri olarak nitelenebilir.
Birinci sınıfa başlayan öğrenciler için ödev yapma ve ders çalışma doğal bir gelişim süreci (yürüme, konuşma gibi büyüme ve olgunlaşmaya bağlı olarak kendiliğinden gelişen) bir beceri değil, sonradan kazandırılması gereken (yüzme, bisiklete binme gibi) bir beceridir. Bu nedenle, ödev yapma ve ders çalışma becerisini kazandırmak için öğrenciye destek ve yardımda bulunulmalı, olumsuz geri bildirimler vermekten kaçınılmalı ve sürekli olumlu geri bildirimlerle yüreklendirilmelidir. İlköğretimin ilk üç yılı öğrencilerin bu anlamda beceri ve alışkanlıkları kazandıkları yıllardır.
Öğrenciler bu alışkanlık ve becerileri kendiliğinden edinemezler, yetişkinlerin bilinçli yardımına ve rehberliği ile bu gerçekleşir.
Ödev yapma ve ders çalışma birbirinden ayrı iki kavram olarak ele alınmaktadır. Okullarda öğrencilere okul yaşantısına başlamalarından itibaren ödev yapma sorumluluğu ve ders çalışma alışkanlığı kazandırmak amacıyla düzeylerine uygun ödevler verilmesi bir ilke olarak benimsenmiştir. Ödevler dersin ve konunun içeriğine göre ön hazırlık ya da pekiştirme niteliği taşır. Uygulamalı derslerde (Beden Eğitimi, Resim, Müzik, İş Eğitimi vb.) ise, öğrencilerin birincil sorumluluğu malzemelerin eksiksiz olarak sınıfa getirilmesi ve sınıftaki uygulamalara katılmasıdır. Ders çalışma ise, ödevlerden farklı olarak öğrencinin kendi başına yürüteceği, öğrenilenlerin tekrarını ve kalıcı olmasını amaçlayan bağımsız bir çalışma olarak ele alınmaktadır.
Okulda “tam öğrenme”nin gerçekleşmesi öncelikle öğrenmeye “hazır oluş”la başlamaktadır. Hazır oluş, fiziksel ve ruhsal hazırlığı kapsamaktadır. Öğrencilerin okula zamanında, telaşsız bir şekilde, kahvaltısını yapmış ve hazırlıklı olarak gelmesi, aynı zamanda evden olumlu duygularla, mutlu ve motive olmuş bir şekilde ayrılması öğrenmenin gerçekleşmesi açısından çok önemlidir.
ÖZET OLARAK…
Çalışma mekanı hazırlanmalı. Planlı ve düzenli çalışması için rehberlik edilmeli. Çocukla birlikte program yapılmalıdır.
Ödevini yapma süresi belirlenmeli ve buna uyması sağlanmalı
Ödevin yapılıp yapılmadığı kısa aralıklarla kontrol edilmeli
Ödeve ilişkin geribildirimler verilmeli (“doğru”, “hataların var”) şeklinde.
Takıldığı konularda öğrenci öğretmenine yönlendirilmeli, öğretmenle işbirliği yapılmalı, dersleri için kaynak bulmada yardım edilmeli
Öğrencinin okula eksiksiz malzeme ile gelmesi sağlanmalı
Ders yaparken çocuğun dinlenmesini ve enerji toplamasını sağlamak amacıyla anne babalar çocuklarıyla birlikte gevşeme veya rahatlama egzersizleri yapmalıdırlar. Müzik dinlemek, bir şeyler yiyip içmek ya da vücudunu hareket ettirmek vb. şeyler.
Okulun İlk yıllarında anne babalar, derslerin yapılacağı zamanı çocukla birlikte planlamalı, çocuğun bu plana uyması sağlanmalıdır.
Çocuğunuz yardım istediğinde yapacağınız yardım, dersle ilgili görevlerini yapmak değil, onu sadece yönlendirmek şeklinde olmalıdır. Çocuğunuzun yararlanabileceği kaynakları göstererek yardımcı olmanız, gerisini ise çocuğunuza bırakmanız gerekir.
Çocuğunuzun dersle ilgili görevlerini konu ile ilgili birkaç soru sorarak takip ve kontrol etmelisiniz. Yapılan dersle ilgili görevlerin okulda sunulmadan önce evde sizler tarafından kontrol edilmesi, çocuklarınıza yaptıkları hataların farkına varma ve onları düzeltme imkanı verecektir. Ayrıca görevlerini tamamladıklarında sizden takdir görmeleri de özgüven ve öz disiplinlerini geliştirici olacaktır.
Ailenin küçük yaşlardan itibaren, çocuklarından yüksek başarı beklentisi ve bu beklentiyi karşılamak için de çocuğun eleştirilmesi, dayakla veya cezayla ders çalışmaya zorlanması, onları olumsuz bazı sıfatlarla yargılaması (tembel, haylaz, sorumsuz, geri zekalı vb.), çocuğun kendine olan güveninin azalmasına, düşük benlik saygısı geliştirmesine neden olur. Bu durum ise çocuğunuzda kaygıya yol açar, başarısının düşmesine neden olur. Bu gibi durumlarda anne-babanın yapması gereken davranış; çocuklarında mutlak olarak yüksek başarı beklentisi içerisine girmemeleri, onların kapasiteleri oranında başarılı olabileceklerini kabul etmeli ve onların kaygılarını yükseltecek tutum ve davranışlardan kaçınılmalıdır.
Motivasyon başarı üzerinde çok önemli bir etkiye sahiptir: Anne-babalar çocuğun kendisi için bir takım hedefler belirlemesini sağlamalıdır. Çocuk bu hedeflerine ulaştıkça aile onu ödüllendirmeli ve çalışmasını pekiştirmelidir. İstekli olduğu ve çalıştığı sürece başarılı olabileceğini belirtin. Ona güvendiğinizi hem sözlerinizle hem de davranışlarınızla, jest ve mimiklerinizle belli etmeye çalışın. Çocuğunuzu başarılarından dolayı taktir edin ve övün. Başarısızlıklarında üzerlerine baskı kurmayın, cesaretlendirin. Vereceğiniz ödüller; sevgi gösterme, övgü sözleri, göz teması kurma, birlikte bir etkinlik yapma vb şeyler olabilir.